5651 Sayılı Kanun’da Yetki Meselesi

5651 Sayılı Kanun’da Yetki

İnternetteki kişilik haklarını zedeleyici içeriklere erişimin engellenmesini düzenleyen 5651 Sayılı Kanun’da görevli mahkeme olarak Sulh Ceza Mahkemeleri gösterilmiş ancak ilgili kanunda yetki bakımından herhangi bir düzenleme getirilmemiştir. Gerçekten 5651 Sayılı Kanun yetkili mahkeme düzenlemesi yapmamıştır. 5651 Sayılı Kanun’da yetki bakımından bir düzenleme olmaması nedeniyle sulh ceza hakimleri bunu haklı olarak tüm sulh ceza hakimliklerinin yetkili olduğu şeklinde yorumlayıp genelde başvurucunun adresine bakmadan ve yetkisizlik kararı da vermeden konun esasına girip hüküm veriyordu.

Ancak özellikle son 1 yıldır gitgide artan şekilde bazı sulh ceza hakimlerinin kanunda olmayan yetki hususunu yorum yoluyla varmış gibi sayarak başvurucunun UYAP sistemindeki adresine göre yetki değerlendirmesi yaptığına tanık oluyoruz. Ancak bu tür yetkisizlik kararları keyfi ve hukuka aykırıdır. Nitekim 5651 Sayılı Kanun’da erişimim engelleme başvurusunun ikametgah adresindeki sulh ceza mahkemesine yapılması gerektiğine dair hiçbir düzenleme yoktur. Hal böyleyken başvurucunun ikametgah adresi sulh ceza hakimliğinin yetki alanında değil denerek yetkisizlik kararı verilmesinin hiçbir yasal ve hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Basın Kanunu’ndaki Yetki Hükümleri Kıyasen Uygulanamaz

Bilişim avukatı olarak ve 5651 sayılı yasa kapsamında çok defa erişim engelleme başvurusu yapmış birisi olarak bir yetkisizlik kararında Basın Kanunu’na dayanıldığını bile gördüm.  Oysa Basın Kanunu, Basın Kanunu’nun 1. maddesindeki “Bu Kanun basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar” şeklindeki açık hükümden de anlaşılacağı üzere sadece basılı eser ve yayınlara uygulanan ve internetteki sitelere uygulanması mümkün olmayan bir kanun. Dolayısıyla bazı sulh ceza hakimlerinin Basın Kanunu’na atıf yaparak 5651  Sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuruya yetkisizlik kararı vermesi açıkça hukuka aykırıdır.

5651 sayılı kanunda yetki konusunun düzenlenmemiş olmasının kötüye kullanmaya elverişli olduğu kabul ediyorum. Zira yetki düzenlemesi olmadığı için herhangi bir Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurup netice alamayan bir kişi farklı il veya ilçelerdeki sulh ceza hakimliklerine de aynı şekilde başvuru yapıp netice alana kadar başvurularına devam edebilir. Ancak sırf kötü niyetli mükerrer başvurular olmasın düşüncesiyle kanunda olmayan bir yetki düzenlenmesini yorum yoluyla mevcutmuş gibi kabul edip yetkisizlik kararı vermek de başlı başına hukuka aykırı bir işlem. Dolayısıyla ilgili kanunda bir düzenleme yapılarak yetki konusunun somut olarak düzenlenmesi en ideal çözüm olarak görünmektedir. Eğer kanun koyucu 5651 Sayılı Kanun’daki yetki konusunu düzenlerse eminim hakimler de kendisini kanun koyucu yerine koyup yorum yoluyla kanunda olmayan bir yetki düzenlenmesini varmış gibi kabul edip yetkisizlik kararı vermek zorunda kalmayacaklardır.

Av. İlker Atamer