Deli Petro Değil Büyük Petro

büyük petro

Çar I. Petro (Büyük Petro)

Herhalde tarihte hem “büyük” hem de “deli” sıfatıyla anılan tek lider Rus çarı I. Petro’dur. 1672 – 1725 yılları arasında yaşamış ve Rusya tarihine adını yazdırmış olan Rus Çarı I. Petro’yu bildiğim kadarıyla bizim dışımızda “Deli” sıfatıyla anan kimse yoktur. Osmanlılar’dan beri I. Petro Türk tarih kitaplarında hep “Deli” sıfatıyla anılmıştır ama Petro gerçekten deli miydi?  I. Petro, “deli” sıfatını hak edecek şekilde akli dengesi bozuk bir kişi miydi? Niçin Osmanlılar ve bazı tarihçilerimiz kimsenin “deli” demediği hatta “büyük” sıfatıyla andığı bu Rus çarına “deli” demiştir? Bir başka soru daha akla geliyor: neden diğer Rus çarları değil de I. Petro “büyük” sıfatıyla anılmıştır?

Sıradaşı Bir Lider Olarak Büyük Petro veya “Deli” Petro

I. Petro hem sıradışı görüntüsü ve hem de aykırı kişiliği ile bilinen ilginç bir lider. Petro kendi dönemine göre hayli uzun boylu ve orantısız bir vücut şeklinde sahipti. 2.03 cm boyu olmasına rağmen omuzları oldukça dar, devasa elleri olmasına rağmen ayakları ise uzun boyuna ve büyük ellerine tezat şekilde çok küçüktü. Dış görünüşündeki sıradışılığın yanında Petro hayli ilginç bir kişiliği olan bir liderdi.

I. Petro, Avrupa’daki ilerlemeyi ve teknik gelişmeleri yakından gözlemlemek ve öğrenmek için henüz 25 yaşındayken tahtı bırakıp kimliğini gizleyerek “Mikhailov” takma ismiyle Batı Avrupa’ya seyahat etti. Amacı sıradan bir kişi gibi Avrupa’yı gezip Avrupa’nın nasıl geliştiğini, ne şekilde zengin olduğunu, bilim ve teknikte nasıl ilerlediğini anlamak ve gemiciliği ilk elden öğrenmekti. Petro, ilk durağı olan Hollanda’da gemi inşa işlerinde sıradan bir işçi gibi çalıştı ve gemi mühendisliğinin yanı sıra donanmalar hakkında bilgi sahibi oldu. Botanik uzmanlarından tarım, matbaacılardan baskı tekniklerini öğrendi. Anatomi uzmanlarından ve doktorlardan tıp ve dişçilik eğitimi aldı hatta diş çekmeyi bile öğrendi. Ardından İngiltere’ye seyahat eden Petro burada da inşaat mühendisliği, mimarlık ve şehir planlama öğrendi ki burada edindiği bilgi ve tecrübeler sayesinde daha sonra Sankt Petersburg şehrini kurmasında etkili ve faydalı olmuştur. İngiltere’den sonra Almanya, Avusturya ve Malta’ya geçen Petro burada da gemicilik ve mühendislik gibi farklı alanlarda bilgilerini artırmıştır.

“Deli Petro” dışında her halde dünya tarihinde başka hiçbir lider tahtı bırakıp da bilim öğrenmek için sıradan bir kişi gibi seyahate çıkmazdı. Petro aslında bir çar olmasına ve lüks içinde yaşam sürerek bilim adamlarını sarayına çağırıp ayaklarına getirtebilirdi. Ancak Petro bunun yerine bilim ve teknolojinin yerinde gözlemlenerek ve ayrıcalıklı muameleye tabi tutulmadan öğrenilebileceğini düşünüyordu. Bu sebeple Petro gerçekten büyük bir lider olduğu için büyüklük kompleksine kapılmamış ve alelade bir kişiymiş gibi Avrupa’yı sıradan bir insan gibi gezmiş, tersane, inşaat ve fabrikalarda işçi olarak çalışmıştır. Petro ayrıca bilimi yerinde öğrenme prensibinden dolayı Rus okullarına yabancı hocalar getirtmek yerine seçkin Rus öğrencilerini Avrupa’ya eğitim almaya göndermiştir.

deli petro

.

Bizimkiler Petro’ya Neden “Deli” Diyor?

Osmanlılar ve Türk tarihçilerin bir kısmı Petro’ya bu sıradışı kişiliği nedeniyle “deli” sıfatı takmıştır. Koskoca Rus çarının sıradan bir kral veya padişah gibi ünlü bilim adamlarını sarayına çağırmak yerine kılık değiştirip, takma isimle Avrupa’da dolaşıp bilim ve teknik öğrenmek uğruna amelelik yapması Osmanlılar’ın gözünde onu “deli” yapmıştır.

Bunun yanında Petro soylu olmasına rağmen alçak gönüllü bir insandı. En düşük rütbeli bir tersane işçisi olarak amele gibi gemilerde ağır işlerde çalışır, okuma yazma bile bilmeyen “ayaktakımı” veya “avam” olarak anılan insanlarla oturup bira içer, kendi sarayında ressamların yaptığı portre resimleri atış taliminde hedef tahtası olarak kullanırdı. Petro ayrıca gösterişli kıyafetler giymeyi sevmez hatta kendi giysilerini kendisi yapardı. İşte bu tür sıradışı özellikleri de ona “deli” denmesinde etkili olmuş olabilir diye düşünüyorum.

Başkaları Petro’ya Neden “Büyük Petro” Diyor?

Petro “büyük” sıfatını kuşkusuz 2 metreden fazla gelen boyu ve cüssesi nedeniyle almadı. Petro’yu büyük yapan, dehası ve liderliği ile Rusya’ya ve Rus tarihine yaptığı büyük katkılardı. Petro, Avrupa seyahati sırasında sadece bilim, teknik ve teknoloji öğrenmekle kalmayıp öğrendiği bilimsel gelişme ve teknikleri kendi ülkesine de getirip uygulamıştır. Petro ayrıca Avrupa’daki kültür ve yaşamdan, modernizmden kısaca Batı yaşam tarzından da ciddi şekilde etkilenmiştir ve Avrupa modernizmini Rusya’ya getirmeye çalışmıştır. Hatta bu kapsamda Avrupa tarzı giyimi teşvik etmiş, o dönem Rus aristokrasisinde (boyarlar) moda olan uzun sakal bırakmayı yasaklamıştır. Ancak gelen tepkiler üzerine bu yasağı yumuşatmış ve aynen İngiltere kralı 8. Henry gibi “sakal vergisi” getirerek vergi ödemek şartıyla sakal bırakmayı serbest  hale getirmiştir..

Petro, Avrupa gezileri sonunda şunu anlamıştır: Avrupa’nın bilim ve teknolojide ilerlemesinin en önemli sebebi denizciliktir. Avrupa bilimde ilerledi çünkü zengindi, Avrupa zengin oldu çünkü ticaret yaptı, Avrupa çok fazla ticaret yapabildi çünkü kara ticaretine ek olarak gemilerle deniz ticaretine başladı, deniz ticareti hızla gelişti çünkü gemiler sayesinde daha önce ulaşılamayan  yeni coğrafyalar ve sömürülecek yerler keşfedildi. Özetle Avrupa’nın zenginliğinin kaynağı gemilerdi…Petro aslında doğru bir mantık kurdu ve Rusya’nın zenginleşmesi ve gelişmesi için limanlara ve gemilere ayrıca askeri üstünlük için de donanmaya ihtiyacı olduğunu anladı. Atatürk’ün ünlü “istikbal göklerdedir” lafı I. Petro için o dönemde “istikbal denizlerdedir” şeklinde anlam buluyordu. Nitekim Petro’nun yukarıdaki boy fotoğrafında arka planda gemi olması da  tesadüf olmayıp onun denizcilik konusundaki tutkusunu göstermektedir.

İşte bu nedenden dolayı tarih kitaplarında Rusya ile birlikte sürekli basmakalıp şekilde yazılan “sıcak denizlere inme” sözünün kaynağı da Büyük Petro’dur. Gemilerin ve deniz ticaretinin önemini kavrayan ve bu sebeple Rusya’yı sıcak denizlere indirmeye niyetlenen Petro bu amaçla bugünkü Rostovnadonu şehrinin batısında yer alan Azak Kalesi’ni alarak Karadeniz’e açılma planı yapmıştır. Bu amaçla 1695 yılında Osmanlılar’a ait Azak Kale’sini ele geçirmeyi hedefleyen Petro, II. Mehmet’in Haliç’e gemi indirmesini hatırlatır şekilde bir nehir donanması kurmuş ve Azak Kalesi’ni hem nehirden hem karadan kuşatmıştır. Türkler’e karşı savaş kazanmanın tek yolunun kendi askerlerine motivasyon ve cesaret vermekten geçtiğini düşünen Petro muharebe sırasında adeta bir er gibi savaş alanına girip yaya olarak birebir Osmanlı askerleriyle göğüs göğüse çarpışmıştır. Savaş sonunda Ruslar kaleyi Osmanlılar’dan almıştır. Bu anlamda Petro aynı zamanda iyi ve cesur bir askeri liderdi. Rusya’nın gelişmesine ilerlemesine ve modernleşmesine yaptığı büyük katkı nedeniyle Büyük Petro’yu “Rusya’nın Atatürk’ü” olarak ifade etmek mümkündür kanımca.

Sankt Petersburg ve Deli Petro

Dostoyevski’nin ünlü “Beyaz Geceler” isimli eserine konu olan Saint Petersburg şehrini Petro kurdurmuştur. Zaten bu sebeple Rusya’nın en büyük ikinci şehri olan Saint Peterburg’un adı Petro (Peter)’dan gelmektedir. Bizim “Petro” olarak andığımız bu lidere Rusça’da “Pyotr” İngilizce ve diğer dillerde ise “Peter” denilmektedir ki bu şehrin adının Saint Peterburg olmasının nedeni budur. Bataklıktan ibaret bir yere Avrupa’daki en güzel ve en estetik birkaç şehirden biri olan Saint Petersburg’u kurmak da Petro’nun dehasının eseridir.

Büyük Petro Hakkında İlginç Bilgiler

  • Petro epilepsi (sara) hastasıydı,
  • Rusya’yı Batılılaştırıp modernize etmiştir.
  • Tarihte sakal vergisini koyup uygulayan ikinci kişidir.
  • Rus donanmasını kurmuştur.
  • Rusya’yı geliştirmiş ve büyütmüştür.
  • Saint Petersburg şehrini kurdurmuştur.
  • Petro ölüm döşeğindeyken kendisinden sonra tahta geçecek varisini açıklamak istemiş ancak rahatsızlığı nedeniyle konuşmakta güçlük çektiğinden kağıt ve kalem istemiş ancak kağıt ve kalem elindeyken varisin adını kağıda yazamadan son nefesini vermiştir.

Av. İlker Atamer